PCKURDU TOPRAKLARINA HOŞGELDİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

11-20 arası tüm özet ödevler burda

Aşağa gitmek

11-20 arası tüm özet ödevler burda Empty 11-20 arası tüm özet ödevler burda

Mesaj  EYUP_CEZA Salı Ocak 13, 2009 10:11 pm

11.ÖZET ÖDEV

BİRLİK VE BERABERLİĞİN VAZGEÇİLMEZ UNSURLARI KENDİNİN VE AİT OLDUĞU TOPLUMUN MENFAATLERİNİ BİLMEK, SEVMEK VE KARŞILIKSIZ FEDAKARLIKTIR.


BİR MİLLETİN SİYASİ TEŞKİLATINI KURARAK, SİYASİ SINIRLARI BELİRTİLMİŞ TOPRAK PARÇASI ÜZERİNDE, İSTİKLALİNİ KAZANMASINA DEVLET DENİR.

Millet özelliğini kazanmış insan toplulukları, yaşadıkları hayat şartları ve tarihin kendilerine kazandırdığı tecrübeyi iyi bilmek zorundadırlar. Yalnız bilmek yetmez, kazandıkları tecrübeyi yeni kuşaklara en iyi şekilde aktarmak zorundadırlar.


MİLLETİ OLUŞTURAN BİREYLERİN YAKIN VEYA UZAK SOYUNDAN DEVRALDIĞI VE ÜZERİNDE VARLIĞINI DEVAM ETTİRDİĞİ TOPRAĞA VATAN DENİR.


ÖZLÜ YÖNLERİYLE DEVLET, MİLLET VE VATAN KAVRAMLARININ, MİLLETİ OLUŞTURAN BİREYLERİN DUYGU, DÜŞÜNCE VE İRADELERİ ÜZERİNDE YARATTIĞI BİR BİRLİK ÜLKÜSÜNE MİLLİ BİLİNÇ DENİR.


MİLLİ BİRLİK VE BÜTÜNLÜK BİR TOPLUMUN MİLLET OLUŞUNU SAĞLAYAN VE MİLLİ VARLIĞIN HER TÜRLÜ TEHLİKELERE KARŞI KORUNMASINDA, MANEN VE MADDETEN BİRLİKTE HAREKETİDİR.


GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN TÜRK İSTİKLAL MÜCADELESİ’NİN BAŞLANGICINDA GÜÇ KAYNAĞI TÜRKLÜK YANİ TÜRK MİLLETİYLE BUNA DAYALI MİLLİYETÇİLİKTİR.



TARİHTEKİ TÜRK DEVLETLERİNİN ORTAK YIKILIŞ NEDENLERİ

1-ESKİ TÜRK DEVLET SİSTEMİNDEKİ İKTİDARIN VERASET YOLUYLA ÇOCUKLARA GEÇMESİ VE ÜLKENİN PAYLAŞILMASI,
2-ÜLKE DIŞINDAN VE İÇİNDEN YAPILAN FESATIN VE BOZGUNCULUĞUN ÖNÜNE GEÇİLEMEMESİ,

3. VATANDAŞLARIN OLAYLARA DUYGUSAL YAKLAŞIMLARINDAN DOLAYI, DIŞ GÜÇLER TARAFINDAN KOLAYCA KIŞKIRTILMALARI,

4- VATANDAŞLARIN DEVLETİN GÜÇLENMESİNDEN SONRA, REHAVETE KAPILMALARI VE MİLLİ MENFAATLERİNİ UNUTMAYA BAŞLAMALARI,

5- BAZI DEVLET YÖNETİCİLERİNİN GÖREVLERİNİ KÖTÜYE KULLANMALARI,

6- VATANDAŞLARIN DEVLETE OLAN GÜVENLERİNİN ZAYIFLAMASI,

7- MİLLİ GELİRİN FERTLER ARASINDA HAKKANİYETLE DAĞITILMAMASI,

8- TÜRK DİLİNİN VE TÜRK KÜLTÜRÜNÜN YOZLAŞMAYA BAŞLAMASI, DOLAYISIYLA MİLLİ BİRLİĞİN TEHLİKEYE GİRMESİ,

9- DEVLET OTORİTESİNİN MERKEZ DIŞINDAKİ YÖNETİM BİRİMLERİNDE ZAYIFLAMASIDIR.





12.ÖZET ÖDEV

TOPLUMDA BİREYİ YETİŞTİREN UNSURLAR AİLE, EĞİTİM KURUMLARI, ÇEVRE, HER TÜRLÜ BASIN YAYIN VE İLETİŞİM VASITALARIDIR.

VATANDAŞIN SAHİP OLMASI GEREK DÖRT TEMEL UNSUR

1-BAĞLILIK
2-SORUMLULUK
3-SAYGI
4-KENDİNİ VE ÇIKARLARINI DÜŞÜNMEDEN HİZMET

BAĞLILIKLA İLGİLİ TEMEL UNSURLAR

1. MİLLETE BAĞLILIK
2. VATANA BAĞLILIK
3. DEVLETE BAĞLILIK
4. KANUNLARA BAĞLILIK
5. MANEVİ DEĞERLERE BAĞLILIK

Millet özelliğini kazanan toplumun bireyi, ait olduğu millete ve onun dayandığı ilkeler ile ortak çıkarlara içtenlikle bağlılık duyar.
Milletlerin dayandığı temel ilkelerin başında kültür gelir.
Kültür, duyuş, düşünüş, sorunları çözme yöntem ve kuralları, ortak yaşama düzenidir.
Kültür vasıtasıyla iletişim kurar, çalışır, neyi nasıl üreteceğimizi bilir, ailevi, dini, ahlaki yaşantımızı düzenler, tabiatla ve hatta düşmanlarımızla nasıl mücadele edeceğimizi biliriz.
Kültüre bağlılık kısaca dile, dine, ahlaka, örf adetlere, tarihe, geleceğe... vb. bağlılıktır.
Her topluluğun (milletin) kültürü, onun kimliğidir. Milletler, kimliklerini koruyabildikleri sürece var olurlar.

Vatan bir milletin üzerinde yaşadığı coğrafyadır.

Coğrafyayı sıradan toprak parçası olmaktan çıkaran, ona değer kazandıran, coğrafyayı vatana dönüştüren toplumların başlarından geçen olaylar, coğrafyayla kültür ve insan arasındaki ilişkidir.

Ülke doğduğumuz, doyduğumuz, barındığımız, üzerinde varlığını sürdürdüğümüz yerdir.
Doğal olarak insanın yaşamı ve mensubu olduğu milleti için vazgeçilmez olan ülke toprakları, büyük bir sevgi ve inançla bağlı olmamız gereken temel değerdir.

İnsanların ülkeleri için canlarını hiç çekinmeden verebilmeleri bunun bir göstergesidir.
Şairin dediği gibi ; “Toprakları toprak yapan üstündeki kandır.Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’’
Vatanlarına bağlı olmayan insanlar giderek milletlerine de bağlılık duygusunu
kaybederler.
Vatana bağlılığın temel şartı onu sevmek, korumak ve geliştirmektir.
Tek başına sevgi veya koruma yeterli değildir.
Koruma sadece sınırların korunması, ülke topraklarının başka uluslara verilmemesi anlamında değildir.
Aynı zamanda ülkenin imarı, doğal zenginliklerin rasyonel kullanımı, doğa tahribatının önlenmesi de koruma anlamına gelir.
Kısaca doğduğumuz, doyduğumuz, yaşadığımız, maddi-manevi varlığımızı
sürdürdüğümüz ülkemiz (vatan) kendisine bağlı olmamız gereken çok kutsal bir değerdir.
Ülkeye bağlılığın en iyi ifadesi,gerektiğinde canını seve seve ülkesi için
verebilmektir.

Bu nedenle; vatan ve millet için, namus, şan ve şerefini korumak için
düşmanla savaşırken ölenlere “şehit”,sağ kalarakgeri dönenlere “gazi” deriz.

Şehitliği, ulaşabilecek en yüksek rütbe olarak kabul ederiz.

Devlete bağlılık; millete, hukuka, düzen ve istikrara saygı ve inancı kapsar.

Devlet vatandaşların hak ve özgürlüklerini korur, güvence altına alır.
Vatandaş devlete bağlılığını, vatandaşlık görevlerini yerine getirerek ortaya koyar.

Kanunlar, milletin iradesiyle oluşturulan parlamento veya millet meclisi gibi kurumlar tarafından, belli yöntem ve ilkelere dayalı olarak çıkarılan, yazılı ve maddi yaptırımı (ceza) olan kurallardır.

Kanunların görevi, insanlar arasındaki ilişkileri düzenlemektir.

Bireyin vatandaşlığı hukuk tarafından güvenceye alınır.
Devlet vatandaşlarının hukuka bağlı hareket etmesini zorunlu kabul eder.

Manevi değer ve semboller bir milletin kültürü içerisinde yer alır.
Dil, inanç, örf-adet, gelenek, görenek, ahlak, bayrak vb. unsurlar bunlara örnek olarak verilebilir.

Manevi değer ve semboller içerisinde “dil” in ayrı ve önemli bir yeri vardır.
Bayrağa bağlılık millete, vatana, kültüre, tarihe, bugüne ve geleceğe bağlılıktır.

Manevi değer ve sembollerin temel işlevi toplumun üyelerini bir arada tutarak, onlara ortak ruh ve şuur vermeleridir.

“Bayrak”, bir milletin ortak sembolüdür. Bayrağa bağlılık millete, vatana, kültüre, tarihe, bugüne ve geleceğe bağlılıktır.




13

Sorumluluk
Sorumluluk, kavram olarak kişinin yapmakla yükümlü olduğu iş ve eylemler anlamına gelmektedir.


Sorumluluğunu yerine getiren insanlar, hak sahibi olurlar.

Toplum hayatı birlik ve beraberlik gerektirir. Topluma karşı sorumluluklarımız, toplumun barış ve mutluluk içerisinde yaşaması için şarttır.


SORUMLULUKLA İLGİLİ TEMEL UNSURLAR

1. DİĞER İNSANLARA KARŞI SORUMLULUK
2. TOPLUMA KARŞI SORUMLULUK
3. DEVLETE KARŞI SORUMLULUK
?

Vatandaşın devlete karşı sorumlulukları ise;
kanunlara saygılı davranmak,
vergi vermek,
askerlik yapmak,
seçme ve seçilme çerçevesinde oy vermektir.


“Saygı” bir şeye, bir kimseye karşı duyulan sevgi ve fedakarlıklarımızın toplamıdır.



Saygı kavramının daha iyi anlaşılması için, bunu 5 başlık altında incelemekte yarar vardır. Bunlar, öz saygı, insana saygı, millete saygı, devlete saygı ve kanunlara saygıdır.

Öz saygı; insanın kendisine, kendi varlığına, kişilik ve duygularına duyduğu saygıdır.

Giyimine, kuşamına ve temizliğine özen gösteren bir kişi, bunu öncelikle kendisine duyduğu öz saygının bir gereği olarak yapmalıdır.


İnsan kendisine saygı duymazsa, kendi varlığına değer vermez. Kişi kendine belirli özen ve dikkati göstermez ise başkalarına da saygı göstermez.
İnsana saygı sosyal ilişkilerde tarafların birbirlerine değer vermesini gerektirir.

(3)Millete Saygı:

Millete saygı onun kültürüne, kurumlarına, tarihine vb. saygıyı ifade eder. Millete saygı, aynı zamanda sevgiyi de içerir.
Milletini saymayan ve sevmeyen insanların, giderek milletlerine yabancılaştıkları ve hatta düşman oldukları örneklerle sabittir.


(4)Devlete Saygı:
Devlete saygı onun kurumlarına, kural ve kanunlarına saygı duymayı değer ve önem vermeyi ifade eder.


Devlet, arkasında bir toplum gerçeği olan, millet iradesine dayanan, gücünü milletten alan bir kurumlar manzumesidir.


(5) Kanunlara Saygı:
Birey, kendi hak ve menfaatleri olduğu gibi başkalarının hak ve menfaatlerini de bilmeli ve saygı göstermelidir.

Kanun ve nizamların olmadığı yerde adalet, hak ve hukuk yoktur.

d.Kendini ve Çıkarlarını Düşünmeden Hizmet:

İnsan çoğu durumda açgözlü, daha çok kendini düşünen, üretilen değerlerden
en çok payı almak isteyen, sınırsız istekleri ve arzuları olan bir varlıktır.

Aslında bireyin, gerçek menfaatinin toplumun güçlü olmasına bağlı olduğunu algılamasını sağlamak gerekir.

14.ÖZET ÖDEV

JEOPOLİTİK KELİMESİ, İNGİLİZCE COĞRAFYA VE POLİTİKA KELİMELERİNİN BİRLEŞTİRİLMESİ İLE OLUŞMUŞTUR.


JEOPOLİTİK; BİR DEVLETİN ÜLKESİ İLE MİLLİ TARİHİ, VATANDAŞIN MİLLİ BİLİNCİ, DEVLETİN MİLLİ GÜCÜ VE DÜNYA DEVLETLERİNİN POLİTİK ŞARTLARINI VE İLİŞKİLERİNİ DİKKATE ALARAK MİLLİ POLİTİKANIN TAYİN, TESPİT VE YÖNETİLME ESASLARINI GÖSTEREN BİLİMDİR.

Jeopolitik, bir devletin dış politikasının tayininde COĞRAFİ unsurlardan faydalanmayı amaçlar.


JEOPOLİTİK KONUM BİR DEVLETİN DÜNYA COĞRAFYASINDA BULUNDUĞU KONUMUNDAN DOLAYI KENDİSİNE SAĞLADIĞI AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARIN HEPSİNE DENİR.


Türkiye, üç kıtayı birbirine bağlayan çok önemli jeopolitik konumu ile Avrupa, Asya, Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir.


TÜRKİYENİN JEOPOLİTİK ÖNEMİ
TÜRKİYE’NİN GÜNÜMÜZDEKİ KONUMU İTİBARI İLE;
1-SSCB VE YUGOSLAVYA’NIN DAĞILMASI SONUCU YAPISAL DEĞİŞİKLİKLERE UĞRAYAN BALKANLAR’A KOMŞU OLMASI,
2-ETNİK ÇATIŞMALAR YANINDA, ZENGİN TABİİ KAYNAKLARA SAHİP KAFKASYA VE ORTA ASYA’NIN OLUŞTURDUĞU COĞRAFYANIN MERKEZİNDE OLMASI,

3-1990’DAN BUGÜNE KADAR MEYDANA GELEN SİYASİ GELİŞMELER SONUCUNDA, ESKİ OSMANLI DEVLETİ SINIRLARI İÇERİSİNDE YER ALAN BUGÜN 26 BAĞIMSIZ DEVLETİN BULUNMASI,

4-HAZAR VE ORTA ASYA DOĞAL KAYNAKLARININ BATIYA ULAŞTIRILMASINDA DOĞAL BİR KÖPRÜ OLUŞTURMASI,

5-DÜNYA DOĞAL ENERJİ KAYNAKLARININ %70’İNİN ÜLKEMİZİN ETRAFINDA OLMASI,

6-NİTELİK VE NİCELİK OLARAK AVRUPA’DA VE BÖLGESİNDE GÜÇLÜ BİR SİLAHLI KUVVETLERE SAHİP OLMASI,

7-KARADENİZ-AKDENİZ DENİZ YOLU ULAŞIMININ TÜRK BOĞAZLARINA BAĞIMLI OLMASI,

8-AVRUPA’DAN PASİFİK’E VE ORTADOĞU’YA UZANAN GENİŞ BİR COĞRAFYADA YER ALAN ENDER DEMOKRATİK ÜLKELERDEN BİRİ OLMASI YÖNÜYLE ÖNEMLİ BİR KONUMDA BULUNMAKTADIR.
EYUP_CEZA
EYUP_CEZA
SINIF BAŞKANI
SINIF BAŞKANI

Mesaj Sayısı : 306
Yaş : 31
Nerden : evden :D
Kayıt tarihi : 30/09/08

https://pckurdu.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

11-20 arası tüm özet ödevler burda Empty Geri: 11-20 arası tüm özet ödevler burda

Mesaj  EYUP_CEZA Salı Ocak 13, 2009 10:18 pm

15.ÖZET ÖDEV

Jeopolitiği oluşturan etkenler değişen ve değişmeyen olmak üzere iki grupta toplanabilir:


JEOPOLİTİĞİN DEĞİŞMEYEN ETKENLERİ
(A)DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ,
(B)COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ (ADA, YARIMADA, KITA, KITA İÇİ ÜLKE OLMA DURUMU),
(C) ARAZİNİN FİZİKİ YAPISI.

JEOPOLİTİĞİN DEĞİŞEN ETKENLERİ
(A) SOSYO- KÜLTÜREL DEĞERLER,
(B) EKONOMİK DEĞERLER,
(C) POLİTİK DEĞERLER,
(Ç) ASKERİ DEĞERLER,
(D) ZAMAN.

Tarihte Trakya ve Anadolu Yarımadalarına hakim olanlar, büyük ve güçlü devletler kurmuşlar, uluslar arası politika, ekonomi ve askeri sahalarda rakiplerine karşı üstünlük sağlamışlardır.
Türkiye bilindiği gibi büyük kısmı Anadolu yarımadasında olmak üzere Anadolu ve Trakya yarımadalarından meydana gelmiştir. Her iki yarımada arasında İstanbul Boğazı-Marmara Denizi-Çanakkale Boğazı bulunmaktadır.
Türkiye bu coğrafi yapısı ile arasında boğazlar olan iki yarımadadan meydana gelen dünyada pek az görülen bir coğrafi karaktere sahiptir.
Türkiye, Anadolu yarımadası ile Kafkasya ve İran vasıtası ile Orta Asya, Çin, Hindistan ve Uzakdoğu’ya; Suriye, Irak vasıtası ile Ortadoğu ve Afrika’ya açılmaktadır.
Aynı şekilde Türkiye, Trakya yarımadası ile Balkanlar ve Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası durumundadır.


Anadolu ve Trakya yarımadalarının üç tarafı deniz olduğundan, Türkiye’nin karadan veya denizden başka güçler tarafından tecriti mümkün değildir..

Bugün büyük zenginlik ifade eden turizm değerlerinin varlığı, binlerce yıllık tarihi ve kültür hazinesi, iklimin elverişliliği, bitki örtüsü ile yer altı ve yer üstü zenginlikleri, jeopolitik konum açısından çok az ülkede bulunan bir değere sahiptir.


Türkiye, jeopolitik konumundan dolayı önemli bir güce sahiptir. Aynı zamanda birçok ülkenin gözünü üzerinden eksik etmediği bir ülkedir.
Jeopolitik zenginliğini yeteri kadar değerlendirdiği taktirde, Türkiye’nin bir dünya gücü olacağı açıktır.


JEOSTRATEJİ KAVRAMI GEO VE STRATEJİ TERİMLERİNİN BİRLEŞMESİNDEN MEYDANA GELMİŞTİR. GEO; YER, DÜNYA DEMEKTİR. STRATEJİ İSE İZLENECEK YOL ANLAMINDADIR.


JEOSTRATEJİ, JEOPOLİTİKTEN AYRI OLARAK COĞRAFİ UNSURLARIN ASKERİ AÇIDAN İNCELENMESİ VE STRATEJİK SONUÇLAR ÇIKARILMASIDIR.



JEOSTRATEJİK KONUM İSE, BİR COĞRAFYANIN DÜNYA ÜZERİNDE ASKERİ AÇIDAN TAŞIDIĞI ÖNEM DEMEKTİR.



Bu konumu nedeniyle, farklı özelliklere sahip Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinin fiziki, sosyal, kültürel ve ekonomik çıkarları ülkemiz üzerinde çakışmaktadır.
Yakın çevremizde yaşanan ve yaşanması kuvvetle muhtemel krizlerde, ulusal çıkarlarımıza uygun çözümlere ulaşılması için güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olma zorunluluğumuz ortaya çıkmaktadır.
Caydırıcı bir silahlı kuvvet, ayni zamanda barışın da teminatıdır. Çünkü; caydırıcı güç, farklı emeller besleyen diğer tarafın veya tarafların yanlış hesap yapmalarını önler. Bu gerçeğin yakın geçmişte örnekleri bulunmaktadır.

YAKIN ÇEVREMİZDE YAŞANAN VE YAŞANMASI KUVVETLE MUHTEMEL KRİZLERDE, ULUSAL ÇIKARLARIMIZA UYGUN ÇÖZÜMLERE ULAŞILMASI İÇİN GÜÇLÜ BİR SİLAHLI KUVVETLERE SAHİP OLMA ZORUNLULUĞUMUZ ORTAYA ÇIKMAKTADIR.
CAYDIRICI BİR SİLAHLI KUVVET, AYNİ ZAMANDA BARIŞIN DA TEMİNATIDIR. ÇÜNKÜ; CAYDIRICI GÜÇ, FARKLI EMELLER BESLEYEN DİĞER TARAFIN VEYA TARAFLARIN YANLIŞ HESAP YAPMALARINI ÖNLER. BU GERÇEĞİN YAKIN GEÇMİŞTE ÖRNEKLERİ BULUNMAKTADIR.


16.ÖZET ÖDEV

Türkiye’ye Yönelik Tehditler:
A. GENEL :

Tarih boyunca üzerinde birçok medeniyetler kurulan, Avrupa ile Asya arasında siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel köprü vazifesi gören Anadolu toprakları her çağda başka ülkelerin hedefi olmuştur.
Bir ülkede meydana gelen olayların bir takım iç koşulları olmakla beraber, Türk tarihine baktığımızda nedenlerin daha çok dışarıdan kaynaklanan müdahalelerle ortaya çıktığı görülmektedir.
Doğu Anadolu’da 1915 yılında yaşanan Ermeni isyanları, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğunun bir tebaası olarak barış içerisinde yaşayan Ermeni yurttaşlarımızı Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.

Yaşadığımız tarihsel kesitte dünyamız, küreselleşme adı altında; siyasi, sosyal ve güvenlik bağlamlarında, büyük bir değişim sürecine girmiş bulunmaktadır.

Bu aşamada dil ve kültür erozyonu yaratılması yolunda Türkiye üzerinde değişik oyunlar denenmektedir. Bazı sözde aydın kesimlerin dilimize yabancı kelimeleri sokma çabaları, dil kuralları dışında konuşma tarzları yaratılması ve bu tür konuşma veya hitap tarzlarının film, radyo ve televizyon programları ile genç nesillere, yani Türkiye’nin geleceği olan sizlere aşılanması çalışmaları bu çabalardan bazılarıdır.
Bu değişim süreci içinde, bazı güçlü ülkeler sürece şekil vermeye çalışırken, bazı ülkeler kendilerine biçilen yolun basit aktörleri olmaktadırlar.

YIKICI FAALİYETLERİN AMACI MEVCUT REJİMİ (LAİK-DEMOKRATİK SİSTEMİ) SİLAH ZORUYLA YIKARAK YERİNE KENDİ İDEOLOJİLERİNİN HAKİM OLDUGU BİR DÜZEN KURMAKTIR.

Ülkeyi içeriden yıkmayı amaçlayan yıkıcı faaliyetler, hedeflerine ulaşabilmek için stratejilerini genelde dört safhada (hazırlık, örgütlenme, eylem, iç savaş) yürütmektedir.

YIKICI FAALİYETLER PARA KAYNAĞI UYUŞTURUCU MADDE, SİLAH VE İNSAN KAÇAKÇILIĞINDAN FİNANSE ETMEKTEDİRLER.

AYRICA BAĞIŞ KAMPANYALARI, YASAL OLMAYAN GAZETE-DERGİ SATIŞI, AİDAT TOPLAMA, KONSER DÜZENLEME GİBİ FAALİYETLER İLE DE GELİR ELDE ETMEKTEDİRLER.

Ülkemizin jeopolitiği, uluslar arası politika içerisindeki yeri ve konumu, gelişen ekonomisine bağlı olarak hızla gelişen sosyal, kültürel özellikleri itibari ile her dönemde yıkıcı faaliyetlerin boy hedefi olmuş ve de ideolojik yayılmacılığın saldırısı ile karşı karşıya kalmıştır.

17.ÖZET ÖDEV

Ülkemize yönelik devam etmekte olan bölücü tehdidin geçmişi iki yüzyıl kadar gerilere dayanmaktadır.

Tarihi süreç içerisinde, emperyalist güçlerin Ortadoğu bölgesindeki çıkar stratejilerinin bir uzantısı olarak ortaya çıkan bölücü tehdit, günümüze kadar örgütlenme, hareket, eylem açısından değişik zaman ve mekanlarda dış dayatmalar ve kendi iç şartlarına uygun olarak süre gelmiştir.

Bugün için tehdit olma özelliği devam eden ve vatandaşlarımızdan bir kısmının ayrı bir ırk ve ulus olduğu iddiaları ile sürdürülen bölücü faaliyetler Osmanlı İmparatorluğunun yükselme devri sonlarına doğru dış güçlerin gayretleri ile başlatılmıştır.


Avrupa devletlerinin bu yöndeki çabaları yalnızca 19 ncu yüzyılın isyanlarını etkilemekle sınırlı kalmamış aynı zamanda etnik-bölücü örgütlerin oluşumunda etkin bir rol oynamıştır.

18 ve 19 ncu yüzyıllarda Batılılar tarafından arkeolog, diplomat, tarihçi, coğrafyacı, din adamı gibi çeşitli kisveler altında aşiretler arasında sürdürülen misyoner faaliyetleri ile ekilen bölücü faaliyetlere yönelik tohumlar fırsat bulduğunda yeşermeye başlamıştır.

Bu faaliyetler neticesinde değişik zamanlarda ortaya çıkan isyanlar devletin gücünün zayıflamasına yol açmıştır.

Bu isyanlardan en önemlisi olan ve yabancı ülkeler tarafından desteklenen 1925 Şeyh Sait ayaklanması sonucunda genç Türkiye Cumhuriyeti Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan ve Lozan Barış antlaşmasında çözümü ertelenen Musul-Kerkük bölgesindeki haklarından vazgeçmek zorunda kalmıştır.



Türkiye Cumhuriyetinin 20 nci yüzyılın son çeyreği boyunca mücadele ettiği, yabancı ülkeler tarafından da desteklenen PKK terör örgütü 27 Kasım 1978 tarihinde kurulmuş,

1984 yılında, Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla silahlı eylemlerine başlamıştır.

Terör örgütünün asıl ve nihai amacı, Kürt kimliğinin anayasal olarak tanındığı, federal veya özerk Kürdistan’ı oluşturmak, bilahare sözde Birleşik Demokratik Büyük Kürdistan’ı kurmaktır.

Terör örgütü Şubat-1999’a kadar giriştiği olaylarda;Kadın, çocuk ve yaşlı ayırımı yapmaksızın vatandaş ve güvenlik görevlisi olmak üzere yaklaşık 30.000 kişinin ölümüne sebep olmuş, Bölge halkına okuma yazma öğretebilmek için çırpınan fedakar öğretmenlerimizi katlederek çocuklarımızın eğitim-öğretim görmesine engel olmuştur.
16 Şubat 1999 yılında terorist başının yakalanmasıyla askeri alandaki mücadeleyi kaybettiğini anlayan terör örgütü bu sefer hedefine siyasi yollardan ulaşabilmek için taktik değiştirmiştir.
Bu amaçla, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan ve çeşitli sebeplerle eğitim imkanı bulamamış olan vatandaşlarımızı istismar etmektedir.
Terör örgütü;Kız veya erkek ayrımı yapmadan eğitim çağındaki gençleri zorla örgütün silahlı unsurları bünyesine katarak onları devlete karşı suçlu duruma düşürmekte, Ayrılıkçılık ve bölücülük yaratarak Türk Milletinin Milli birlik ruhunu bozmaya çalışmakta, Yıllarca devletin hizmetlerinden faydalanmış ve devlete karşı görevlerini yerine getirmiş olan sadık halkı her vesileyle devlete karşı kışkırtmakta, Henüz oyun oynama çağındaki çocukları zorla toplumsal gösterilere katılmaya zorlayarak onların taze beyinlerine şiddeti ve devlete karşı itaatsizlik duygusunu yerleştirmekte, Tüm bu faaliyetleriyle birlikte bir taraftan da silahlı eylemlerini sürdürmekte ve gene yabancı devletlerin desteğini almaktadır.
Terör örgütü, 11 Eylül terör olaylarından sonra dünyanın tepkisini çekmemek için terörle özdeşleşen adını iki defa değiştirmiş, ancak bir çok ülke ve kuruluş tarafından yeni adıyla da terör örgütleri listesine alınmıştır.
Adını ne şekilde değiştirirse değiştirsin insan hayatına kasteden her kuruluş bir terör örgütüdür. Geçmişte işlediği cinayetlerin ve devlete verdiği zararların sorumlusudur.
İnsanların huzur ve güven içinde yaşama istek ve arzusu, bölgeye götürülen hizmet ve yatırımlar ile devletin bölge halkına şefkatli yaklaşımı terör örgütünün bölge halkı üzerindeki etkinliğini kaybetmesini gittikçe hızlandırmaktadır.



18.ÖZET ÖDEV

Sözlük anlamı geriye dönmek, yapılan bir yeniliği reddederek eskiye dönmeyi istemek, eskiyi muhafaza etmek olan irtica; dini değerlerin istismar edilerek siyasi emellere alet edilmesi, yanlış düşünce ve inanışların din adına halka benimsetilerek mevcut devlet ve toplum hayatını yıkıp onun yerine daha geri bir düzen kurma amacına yönelik faaliyetlere verilen ortak isimdir.

Dini değerlerin istismar edilerek siyasi emellere alet edilmesi, yanlış düşünce ve inanışların din adına halka benimsetilerek mevcut devlet ve toplum hayatını yıkıp onun yerine daha geri bir düzen kurma amacına yönelik faaliyetlere verilen ortak isimdir.

Bu tanım kapsamına giren faaliyetleri gerçekleştiren oluşumlar ise “İrticai Unsurlar” olarak adlandırılmaktadır.

Dini siyasete alet ederek hedeflerine ulaşmaya çalışan gruplar devlet düzenini dini kurallara dayandırmayı, buna göre mevcut düzeni değiştirmeyi esas almıştır.

İRTİCAİ GRUPLAR HEDEFLERİNE ULAŞMAK İÇİN
1-MİLLİYETÇİLİĞİ REDDEDEREK MİLLET YERİNE ÜMMETİ KOYMAKTA,
2-HALK İRADESİNİ REDDETMEKTE,
3-BEŞERİ HUKUK YERİNE, DİNİ KURALLARI ESAS ALMAKLA,
4-VATANDAŞ YERİNE KULU, DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ YERİNE DİNİ KURALLARIN ESAS ALINDIĞI, ÇAĞDIŞI BİR YAŞAM ZORUNLULUĞUNU DAYATMAKTADIR.

..

İRTİCAİ UNSURLARIN ÜLKEMİZDEKİ AMACI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL VE HUKUK SİSTEMLERİNDE DİNİ KURALLARI ESAS KILARAK, TEOKRATİK DÜZENE DAYALI DEVLET KURMAKTIR.




İrtica ve laiklik, her ülkenin kendi koşullarına göre anlam kazanır. İrtica laikliğin karşıtıdır. Bir başka deyişle irticanın panzehiri laikliktir.
Laiklik; devletin yasama, yürütme ve yargı işlerinin, aklın ve bilimin verilerine dayandırılarak yürütülmesidir.


Dolayısıyla laiklik; siyasi otoritenin dini otoriteden ayrılması, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devlet işlerinde aklın egemenliğinin, din ve vicdan özgürlüğünün korunmasıdır.
Kişilerin dini inancından veya inançsızlığından dolayı baskıya maruz kalmasının önlenmesi ve bunun devlet tarafından güvence altına alınmasıdır.
Laiklik, kesinlikle dinsizlik veya din karşıtı değildir.

TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK VE JEOSTRATEJİK KONUMU GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA, İRTİCAİ HAREKETLERİN ÜLKEMİZİ YIPRATMAK AMACIYLA ÖZELLİKLE DIŞARIDAN YÖNLENDİRİLEN FAALİYETLER OLDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR.


ATATÜRK, “BİZİ YANLIŞ YÖNE SEVK EDEN ŞAHISLAR, BİLİNİZ Kİ ÇOK KERE DİN PERDESİNE BÜRÜNMÜŞLERDİR.” DİYEREK İRTİCANIN NE KADAR TEHLİKELİ OLDUĞUNU AÇIKÇA İFADE ETMİŞTİR..

İRTİCAYA KARŞI TÜRK GENÇLİGİNİN GÖREVİ ATATÜRK İLKELERİNE SIM SIKI BAĞLANARAK, CUMHURİYETİMİZİN TEMEL KAZANIMI OLAN LAİKLİĞİ HER TÜRLÜ TEHDİDE KARŞI KORUMAKTIR.
EYUP_CEZA
EYUP_CEZA
SINIF BAŞKANI
SINIF BAŞKANI

Mesaj Sayısı : 306
Yaş : 31
Nerden : evden :D
Kayıt tarihi : 30/09/08

https://pckurdu.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

11-20 arası tüm özet ödevler burda Empty Geri: 11-20 arası tüm özet ödevler burda

Mesaj  EYUP_CEZA Salı Ocak 13, 2009 10:18 pm

19.ÖZET ÖDEV

DEVLETİMİZE YÖNELİK TEHDİTLERE KARŞI VATANDAŞLARIMIZA DÜŞEN GÖREVLER:

1. Devlet ve milletimizin gelişmesini, zenginleşmesini sağlayan çağdaş, demokratik ve laik devlet düzenine sahip çıkmak,
2. Türk tarihini iyi bilmek ve geçmişten ders çıkarmak,
3.Türk Gençliği olarak milletimizi ve vatanımızı güçlü, zengin, hayat seviyesi yüksek ve huzurlu bir Türkiye haline getirmek için çok çalışmak,
4. ******çülüğü iyi öğrenmek ve günlük hayatımızda kullanmak,
5. Türkiye’nin gelişmesine engel olmak isteyen iç ve dış propaganda ve tehdit odaklarının amaçlarını bilmek, takip etmek, bu faaliyetlere karşı birey olarak bilinçli olmak,
6.Türk dilini, tarihini, edebiyatını ve kültürünü çok iyi öğrenip hayatımızda örnek bir kişi olarak yaşatmak,
7. Milli birlik ve beraberlik konusunda ******’ün milliyetçilik ve halkçılık ilkelerini iyi bilmek ve savunmak,
8.Ülke içinde ve ülke dışında basın yayın kuruluşlarının yayınlarının doğru ve yanlışlarını göz önünde bulundurarak ülke menfaatlerinin yanında olanları desteklemek, karşısında olanları fikren reddetmek,
9. Hayatta en hakiki yol göstericinin ilim olduğunu ve çok çalışmak, üretmek gerektiğini bilerek yaşamaktır.


20.ÖZET ÖDEV

ÇEVRE ÜLKELER İLE İLİŞKİLER

TÜRKİYE, COĞRAFİ KONUMU NEDENİYLE ÜÇ KITAYI BİRLEŞTİREN DÜNYA MEDENİYETLERİNİN BEŞİĞİNDE YER ALMAKTADIR.
BATISINDA AVRUPA,DOĞUSUNDA ASYA VE GÜNEYİNDE AFRİKA BULUNUR.

DÜNYA DOĞAL ENERJİ KAYNAKLARININ %70’İ TÜRKİYE ETRAFINDA BULUNMAKTADIR.

TÜRKİYE JEOSTRATEJİK KONUMU NEDENİYLE, TARİH BOYUNCA DİĞER ÜLKELERİN HEDEFİ OLMUŞTUR

BATIDAN İTİBAREN KOMŞULARIMIZ
1-YUNANİSTAN 2-BULGARİSTAN 3-GÜRCİSTAN 4-ERMENİSTAN
5-NAHCİVAN (AZERBEYCAN) 6-İRAN 7-IRAK 8-SURİYE 9-KKTC

YUNANİSTANLA TÜRKİYE ARASINDAKİ SORUNLAR
 1-KIBRIS
 2-ADALAR DENİZİ SORUNLARI
 3-RUM-PONTUS SORUNU
 4-AZINLIKLAR SORUNU
 5-FENER RUM PATRİKHANESİ
 6-HEYBELİADA RUHBAN OKULU

A.KIBRIS SORUNU:
KIBRIS ADASI, TARİH BOYUNCA BİR ÇOK KEZ EL DEĞİŞTİRMİŞ, TARİHİNDEKİ EN UZUN HUZURLU DÖNEMİNİ, 1571-1878 YILLARI ARASINDA, OSMANLI EGEMENLİĞİ ALTINDA YAŞAMIŞTIR.

DOĞU AKDENİZ TİCARET YOLUNU KONTROL EDEN STRATEJİK KONUMU NEDENİYLE, TARİH BOYUNCA FARKLI MİLLETLERİN ELE GEÇİRMEK İÇİN MÜCADELE ETTİĞİ BİR ÜS NİTELİĞİ TAŞIMIŞTIR.

ADA, 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞINDAN SONRA İNGİLİZ İDARESİNE GEÇMİŞTİR.

1955 YILINDA ADA’DAKİ RUMLARIN; ENOSİS ADI VERİLEN KIBRIS ADASINI YUNANİSTAN’A BAĞLAMA AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KURDUKLARI KATLİAMCI ÖRGÜT EOKA, KIBRIS TÜRKLERİNE KARŞI KANLI KATLİAMLARA BAŞLAMIŞ VE KAHRAMAN KIBRIS TÜRKLERİNİN ŞANLI DİRENİŞİ İLE KARŞILAŞMIŞTIR.

1960 Garanti Antlaşması,
Türkiye,
İngiltere
ve yunanistan’a Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal düzeninin garantörlüğü sorumluluğunu yüklemiştir.

RUMLAR; 1963, 1967 VE MÜTEAKİBEN 1974 YILINDA ADA’YI SİLAH ZORU İLE YUNANİSTAN’A İLHAK ETMEYE KALKMIŞ, ÇOLUK ÇOCUK, GENÇ İHTİYAR DEMEDEN KIBRIS TÜRKLERİNİ KATLETMİŞTİR.

SÖZ KONUSU GELİŞME ÜZERİNE TÜRKİYE, ANAVATAN OLMANIN SORUMLULUĞU İLE, KIBRIS TÜRK HALKININ CAN VE NAMUSUNU KORUMAK İÇİN, ANTLAŞMALARDAN KAYNAKLANAN HAK VE YETKİLERE DAYANARAK 20 TEMMUZ 1974 TARİHİNDE KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NI YAPMIŞ VE ADA’DA BARIŞI YENİDEN TESİS ETMİŞTİR.

KIBRIS TÜRK TOPLUMU, 15 KASIM1983 TARİHİNDE SELF-DETERMİNASYON HAKKINI KULLANARAK KKTC’Yİ KURMUŞTUR.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KKTC’Yİ TANIMAMIŞTIR. KKTC, 34 YILDAN BERİ SADECE TÜRKİYE TARAFINDAN TANINMAKTADIR.

AB, GKRY’Yİ TÜM KIBRIS’I TEMSİLEN 01 MAYIS 2004 TARİHİNDE TAM ÜYELİĞE KABUL ETMİŞTİR.

yunanistan’dan Kaynaklanan ADALAR DENİZİ Sorunları

Karasularının Genişliği,
Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması
Hava Sahası Sorunları
Gayri Askeri Statüdeki Adaların Silahlandırılması,
Egemenliği Andlaşmalarla yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (Coğrafi Formasyonlar) Sorunu,
Arama-Kurtarma Sorumluluk Sahası Sorunu

1.KARASULARI SORUNU

1923 yılında Lozan Antlaşması imzalandığı dönemde Ege denizinde Türk ve yunan kara suları 3 mil idi. Ancak, Yunanistan’ın, 1936 yılında tek taraflı olarak kara sularını 6 mile çıkarması üzerine, Türkiye de 1964 yılında kara sularını 6 mile çıkarmıştır.

Yunanistan, Türkiye’nin taraf olmadığı 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayanarak, kara sularını 12 mile genişletme hakkını saklı tuttuğunu beyan etmektedir.

TÜRKİYE 1995 YILINDA EGE DENİZİ’NDE YUNANİSTAN’IN KARASULARINI 6 MİLİN ÜZERİNE GENİŞLETME GİRİŞİMLERİNİ SAVAŞ NEDENİ OLARAK GÖRECEĞİ KARARINI ALMIŞTIR.

2.KITA SAHANLIĞININ SINIRLANDIRILMASI

1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine göre Kıta Sahanlığı; “Kara sularının ölçülmeye başlandığı esas hattan itibaren, 200 mile kadar uzanan su altı alanlarının deniz yatağı ve toprak altını kapsar şeklinde tanımlanmıştır.


Kıta Sahanlığı problemini yunanistan; Anadolu karşısındaki yunan adaları ile Anadolu arasında bir orta hat kabul edilerek çözülmesini, Türkiye ise; Ege’deki adaların Anadolu’nun doğal uzantısı olması gerçeğinden hareketle Ege’nin hakça bölüşümünün ikili görüşmelerle çözülmesini istemektedir.

3.HAVA SAHASI SORUNLARI

yunanistan, 1931 yılında o dönemde hava sahası 3 deniz mili olduğu halde, sivil havacılık ve hava polisliği amacıyla, hava sahasını 10 deniz miline çıkaran ulusal bir düzenleme yapmıştır. yunanistan’ın mevcut 6 millik karasularına göre hava sahasını 4 deniz mili artıran bu uygulamayı Türkiye reddetmiştir.

(4) Egemenliği Uluslar Arası Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (Coğrafi Formasyonlar) Sorunu:

Coğrafi Formasyonlar (Ada, Adacık ve Kayalıklar) üzerindeki egemenlik iddiaları, Ocak 1996’da ‘’İkizce Kayalıkları’’ krizi ile birlikte resmi nitelik kazanmıştır.

5.GAYRİ ASKERİ STATÜDEKİ ADALARIN SİLAHLANDIRILMASI
LOZAN VE PARİS ANTLAŞMASININ SİLAHTAN ARINDIRDIĞI, TÜRKİYE’YE ÇOK YAKIN ADALARIN SİLAHLANDIRILMASI, İKİ TARAF ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEMEKTEDİR.

(6) Arama-Kurtarma Sorumluluk Sahası Sorunu:

Arama-kurtarma sahaları, Uçuş İrtibat Bölgesi (FIR) sahaları ile çakışık alanlar değildir. Türkiye, arama-kurtarma sınırlarını müzakere etmeye hazır olduğunu birçok kez uluslar arası platformlarda açıklamıştır.
EYUP_CEZA
EYUP_CEZA
SINIF BAŞKANI
SINIF BAŞKANI

Mesaj Sayısı : 306
Yaş : 31
Nerden : evden :D
Kayıt tarihi : 30/09/08

https://pckurdu.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz